Oyunculuk Bölümü Tam Bursluluk Ortak Sınav Parçası & Hatırlatma
Güzel Sanatlar Fakültesi
Tarih: 14 Aralık 2021

Oyunculuk Bölümü Tam Bursluluk Ortak Sınav Parçası & Hatırlatma

BEYKENT ÜNİVERSİTESİ 2021-2022 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 
OYUNCULUK BÖLÜMÜ ÖZEL YETENEK %100 BURSLULUK SINAVI DUYURUSU

*DUYURU HATIRLATMA AMACI İLE PAYLAŞILMIŞTIR.

Üniversitemiz Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk bölümü öğrencilerinin kadın ve erkek adaylar için tam bursluluk ortak sınav parçaları.
Oyunculuk Bölümü 1. Sınıf (2021 kayıtlı, yabancı uyruklu öğrenciler hariç) Öğrencilerinin Dikkatine,
18.12.2021 tarihinde Beykent Üniversitesi Ayazağa Kampüsü E2-01 numaralı derslikte, saat 11:00’de gerçekleşecek olan 2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı özel yetenek %100 bursluluk sınavında, Edmond Rostand’ın “Cyrano de Bergerac” adlı eserinin, kadın ve erkek adaylar için ortak olan Cyrano karakterini; ikinci parça olarak da kadın öğrencilerden William Shakespeare’in Macbeth adlı eserinden “Lady Macbeth” karakterini ve erkek öğrencilerden ise Turan Oflazoğlu’nun Deli İbrahim adlı eserinden “İbrahim” karakterini oynamaları istenmiştir. Jüri üyeleri aşağıda belirtilen kriterleri göz önünde bulundurarak değerlendirecektir.

DEĞERLENDİRME KRİTERLERİ

1.Sahne ve alan hâkimiyeti.

2.Diksiyon kuralları.

3.Karakterizasyon.

4.Parçayı, oyunu, dönemi anlama ve doğru bölümleme, alt metin çıkarımı, parçaların tam olarak ezberlenmiş olması.

5.Beden kullanımı.

KADIN VE ERKEK ADAYLAR İÇİN ORTAK SINAV PARÇASI
CYRANO DE BERGERAC 
EDMOND ROSTAND
ÇEVİREN: SABRİ ESAT SİYAVUŞGİL

Cyrano: Bu kadarı az delikanlı! Hâlbuki neler neler bulunmaz söyleyecek! Asıl iş edada. Meselâ bak,

Hoyratça: “Burnum böyle olsaydı, mösyö, mutlak dibinden kestirirdim!

Dostça: “Yana yatmaz mı, senden evvel davranıp kadehine batmaz mı?”
Tarifle: “Burun değil bir kere, coğrafyada böylesine dağ denir, dağ değil, yarımada!”

Mütecessis: “Acaba neye yarar bu alet? Makas kutusu mudur, divit midir izah et!”

Zarifâne: “Kuşları sevdiğiniz besbelli! Yorulmasınlar diye yavrucaklar, temelli bir tünek kurmuşsunuz!”

Pür neş’e: “Birader, şu koskocaman burnunla tütün içince, komşu “yangın var!” demiyor mu?”

Müdebbir: “Aman yavrum, bu ağırlıkla yere düşmenden korkuyorum!”

Müşfik: “Yaptırın ona küçücük bir şemsiye, yazın fazla güneşten rengi solmasın diye!”

Alimâne: “Görmüştüm Aristophane’da belki hippocampelephantocamélos adındaki hayvanın
burnu gayet büyükmüş! Sen ne dersin?”

Nobran: “Zaten bilirim, sen misafir seversin, bu, şapka asmak için ne mükemmel bir icat!”

Şairâne: “Ey burun! Bütün cihana inat, seni baştan aşağı nezle etmeye kadir tek rüzgâr bulunamaz, karayel istisnadır!”

Hazin: “Bir de kanarsa, kızıldeniz, ne belâ!”

Hayran: “Lavantacıya ne mükemmel tabela!”

Safiyâne: “Abide ne günleri gezilir?”

Hürmetkârâne: “Beyefendi kibarsınız muhakkak, yoksa imkânı var mı cumba sahibi olmak?”

Köylü: “Vış anam! Bu ne? Bilmem guş mu balıh mı? Yoksa bir tohuma gaçmış salatalıh mı?”

Sivri akıllı: “Bunu tombalaya koymalı! Kim elinden kaçırmak ister böyle bir malı?”

Ve hıçkıra hıçkıra, nihayet, Pyrame gibi, “Bu ne felâket! Bu ne musibettir yarabbi!
Böyle berbat edip de yüzünü sahibinin, şimdi de utancından kızarıyor bak hain!”

Olsaydı biraz nükte, biraz malûmatınız, işte karşıma geçip bunları sayardınız.
Fakat sizde nükteden eser yok zerre kadar, neyleyim cenab-ı hak ihsan buyurmamışlar!

Zaten bir parça icat kudreti olsa bile böyle seçkin, muhterem hüzzar önünde hele, bana bu şakaları yapamazdınız elbet.

Ağzınızdan çıkmaya daha olmadan kısmet bunlardan birinin en ufak başlangıcı, karşınıza çıkardı Bergerac’ın kılıcı!

Ben bunları söylerim oldukça belâgatle; başkasından dinlemem fakat tekini bile!

MACBETH (KADIN ÖĞRENCİLER İÇİN)
WİLLİAM SHAKESPEARE
TÜRKÇESİ: ORHAN BURİAN

Lady Macbeth:

Çık, mel' un leke! Çık, diyorum! Bir.İki.Eh öyleyse yapmak zamanı geldi. Cehennem karanlıkmış. Ayıp size efendimiz, ayıp! Hem asker olun, hem korkun! Kimin bildiğinden ne çekinelim nasıl olsa kudretimiz sorgu suale gelmez. Yine de, kim ihtiyarda bu kadar kan bulunacağını zannederdi?

Fife Beyi'nin bir karısı vardı; şimdi nerede? Ne, bu eller hiç temizlenmeyecek mi? Artık yeter; böyle ürkmekle her şeyi bozuyorsunuz. 

İşte hala kan kokuyor. Arabistan'ın bütün ıtırları şu minicik elin kokusunu tatlılaştıramaz. Ah! Ah! Ah! 

Ellerinizi yıkayın, geceliğinizi giyin, öyle benzi uçuk durmayın. Tekrar ediyorum, 

Bangue gömüldü, mezarından çıkamaz ki.

Yatağa, yatağa. Kapı vuruluyor. Gelin, gelin, gelin; verin bana elinizi. Olan bir şey bozulamaz. Yatağa yatağa yatağa!

DELİ İBRAHİM (ERKEK ÖĞRENCİLER İÇİN)

YAZAN: TURAN OFLAZOĞLU

Deli İbrahim:

Ben İbrahim! 

Karanlıkta doğdum.

Korku benim dadım oldu. 

Celladın o yağlı kemendini her an boynumda duyarak karanlıkta biçimlendi varlığım benim. 

Ve padişahsın diye ışığa çıkardıklarımda yadırgadım dünyayı; kendimi yadırgadım.

Annem, lalam, silahtarım ve cinci hoca benden daha padişahtılar.

Hele cinciiii padişahlar padişahıydı bir ara.

İşte güneşten ürken yıldız sürüleri doluşur genişleyen damarlarıma benim.

Önümdeki dünya ben!

Ardımdaki dünya ben!

Altımdaki dünya ben!

Üstümdeki dünya ben!

Ben Padişah İbrahim!

Sultan İbrahim’im ben!

Ta derinlerden kaynayan erkekliğim çağlayıp köpürecek sonuna dek!

Ve herkes İbrahim’i bundan böyle görecek!